ARMUT PİŞ AĞZIMA DÜŞ! DÖNEMİ
köşe
FAY
- GAZETECİİncinin olma hikayesini bilir misiniz? Ya da kelebeğin? İnci değersiz bir parçadır aslında ama yıllar geçtikçe daha özel ve güzel olur... Ya kelebek? İğrenerek bakılan bir tırtıl iken zaman geçtikçe mükemmel kanatlarıyla kelebeğe dönüşüverir... Ya insanoğlu?
İnsanoğlu olarak çok farklıyız. Doğuyoruz belirli bir amaç için eğitim alıyoruz hedeflerimiz noktasında ilerleme çabasına girerken kimimiz yolun başında kimimiz ortasında vazgeçiyoruz. Sonuna gidenler de oluyor elbet ama onlarda ikiye ayrılıyor gerçekten severek ve zoraki olarak yapanlar!
İnsanoğlu neyi severse o tutkusunun peşinde gitmeli yönlendirilmeli ve başarıya bu şekilde ulaştırılmalı. Bunu yazarken aklıma bir anım geldi. Ortaokulda hocamız bir gün derse geldi benim oğlum İTFAİYECİ olmak istiyor ben de eğer kararında devam ederse destekleyeceğim derken bazılarımız gülerek cevap vermişti. Sonra ekledi çocuklar herkes okuyacak diye bir şey yok! El sanatı mesleklerimiz var bu hayatta onları hayatımızın bir parçası olarak hep var olacak belki zamanla kaybolacak seviyeye gelecek ama biz o zaman anlayacağız işin hakikatini o zaman PİŞMAN olacağız dedi.
Hocamın bu dediklerini şimdi düşünüyorum da ne kadar haklı. İnsanoğlu ne istediğini neye ulaşmak için çaba sarf edeceğini düşünürken bizim EĞİTİM SİSTEMİMİZ ile bizler hala İNTİHARA doğru sürüklenmeye devam ediyoruz. Herkes okuyacak elbette ama herkes sevdiği dalda, meslekte okumadığı ve okutulmadığı için pişmanlıklar ve geçmişten gelen zanaatlarımız yok olacak.
Küçümsediğimiz zanaatlarımız bitme noktasında arkadan gelen doğru düzgün ÇIRAK yetişmiyor kime habere gitsek aynı cevabı alıyoruz. Mobilya, Sanayi, Berber, Ayakkabıcı, Terzi meslekleri zamanımızın olmazsa olmaz işlerini yaparken eskiden yetişen çıraklardan şimdilerde ise bulamadıklarından yakınıyorlar haklı olarak bu mesleklerinde biteceği artık her işin FABRİKA haline döneceklerini söylüyorlar.
Buna en iyi örneği tarımdan verelim geçmişte kırsalda yaşayan çiftçilerimizin köydeki okulları kapatılarak şehre gelmelerini zorlayıp biz kırsaldaki DOĞAL hayatımızı bitirdik. Doğallıktan kimyasala doğru sürüklenmenin eşiğinde yaşıyoruz SÜT, ET çeşitlerini fabrikalaştırarak YAPAY ürünlerden beslenerek bozmaya devam ediyoruz, hayatlarımızı şimdilerde yeniden KENTTEN KÖYE diye projeler çıktı ama nafile!
ÇİFTÇİLİK bu ülkenin olmazsa olmazıyken bizler artık kimyasalların verdiği hastalıklarla boğuşuyoruz. Organik ürünler yetiştirmek yetiştirilse de ata tohumunun çok azaldığını görüyoruz. Bir ürünü yetiştirirken ilaçları devreye sokmadan mahsullere ulaşmak ya bir ya iki kez ÜRÜN alıyoruz sonrasında yok.
Her şey hazır hale geliyor herkes hazırını bekliyor hani diyorlar ya ARMUT PİŞ AĞZIMA DÜŞ diye tam olarak onu yaşıyoruz aslında. Kimse taşın altına elini koymuyor maalesef yanlış sosyal devlet anlayışıyla hazır olana konmaya o kadar çok alıştırıldık ki üretim yok üreteni destekleme var ama ne kadar doğru ilerliyor gerçek üreten buna ulaşabiliyor mu ÜRETEN?
Yakında zaten GORA’da vardı ya Cem Yılmaz uzaya düşüyor da yemekhaneye gittiği zaman haplar ile karşılaşıyor! Herhalde biz de o zamanı görür müyüz bilmiyorum ama ona doğru gidiyoruz eminim!